GÜN UZUN ÖMÜR KISA

Yayınlama: 25.04.2017 16:13:21
Düzenleme: 23.10.2022 02:13
61
A+
A-

Hayat çetin, yollar yaman ve açılır önüne insanın inceden bir sayfa…
Üzerine düşünülecek koca bir ömür. Durup dinlenmek ile hiçbir şey yapmamak arasında kısacık bir an vardır. Bir ömrün nasıl hoyrat geçtiğini, neleri alıp neleri yerine koymadığını en iyi gözü pencerelerde takılı kalmış yaşlı bir amcadan, hali hatırı sorulmamış yaşlı bir teyzeden dinleyebilirsiniz.
Ömür dediğin su misali akar, bazen yokuşlarda durur, ileriye yürümez; anılar biriktiren insanın hali böyledir işte. Yük ağırlaştıkça dizde derman, yürekte hadi yürü demeye ferman olmaz. Böyle anlar içsel motivasyon yerini dıştan gelen itekleyicilere bırakır. Bir koltuk değneği bir can simidi gibi bekler gibi bekler kimsesiz kalan hasta, yaşlı ya da bir başınalığını yürek dolusu sindirmiş amcalar, teyzeler…
Evladın, torunun, çoluk çocuğun gözde puslu bir hayal olup burunda tüttüğü zamanlar geçmez hiç…
En sevdiğinizin yanında olduğunuz zamanları düşünün bir de. Nasıl deli, nasıl suda sabun gibi erir zaman. Siz hiç bitmesin, o an öylece dursun dersiniz fakat nafile. Bitecektir en güzel anlar. Değil mi ki başlayan her şey biter. Ve ‘zaman’ ne kaygan, ne savunmasız bir zemin… Emin olamazsın kısalığından uzunluğundan.
Kemalettin Kamu’nun hüzünlü, bir o kadar manidar Kimsesizlik şiirini bilmeyen var mıdır? Orada şair yakınır yalnız bırakılmışlığından. Başucunda biri olsun, su vermese bile -su yok! desin yeter diye bir ses bir soluk beklentisi taşır. Ne zordur yalnız bir hastanın geceden sabaha uzanan dakikaları. Bitmek bilmez gibi gelir. Böyle ömrünü çileye çile derde dert ekleyeni anlamak için onun yerinde olmaya gerek var mı?
İnsanoğlu biraz arsız, gençliğinde aklına getirmez bir gün yaşlanacağını. Hele sağlığında düşünmez her an bir kaza, bir hastalık geçirebileceğini. Bilmez mi ki yaşaya yaşaya ölüyoruz her birimiz. Geçip giden zaman kimine kısa kimine uzun gelir gelmesine evet ama en acısı akıp giden zamanın haklıyı haksız çıkarmasıdır. Hafızalarda kalanlar insan zihniyle oyuna girebilir ve çoğu kez geçen yılların kazandığı olur.
Geçmiş geçip gitmez her zaman, çoğu kez şimdiki zamanın içine akar. Yakan, acıtan ne varsa sanki dün yaşanmış gibi akılda durur. Daha bir üzer daha bir dertlendirir insanı ve mâzi hakkında en derin muhakemeyi yapanlar yaşlılar olur nedense. Bu içleniş kimi zaman ununu elemiş eleğini asmış gururuyla olur kimi zamansa bir ömür havanda su dövmüş edasıyla. Acı tatlı geçen yılların hesabını tutmak, her anıya yerinde yakışır bir açıklama hazırlamak her faniye nasip olmaz.
İşte böyle bir gündü, Huzurevi penceresinden dışarıyı seyreden gözlüklü amcayı; bahçesinde elinde bastonlu teyzeyi uzaktan görmenin bende hissettirdikleri… İnsan gönlü kocamaz muhakkak ama böyle yaşlı ve kimsesiz insanlara, bir zamanlar onlar da genç ve hayat doluydu diye bakmak gerek diye düşünüyorum ve onların ne kadar kıymetli ve değerli olduklarını unutmamak gerektiğini… Şu bitmeyecek gibi gelen kısacık ömrümüzde, bir gün bizim de böyle hasretle beklediğimiz yakınlarımızın hep gelmesi, bizi hiç bırakmaması dileğiyle…

Yazarın Son Yazıları
16.05.2017 20:14:59
09.05.2017 18:14:11
18.04.2017 18:12:31
11.04.2017 20:11:39
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.