“İnsan kelimeleriyle değil, duyulma ihtiyacıyla konuşur.”
Günümüzde herkes konuşuyor ama çok az insan gerçekten dinliyor. Anlaşılmamak, insan ruhunun en derin ve en sessiz yaralarından biri hâline gelirken, ilişkilerden iç dünyamıza kadar birçok şeyi fark etmeden tüketiyor.
Hayatın en sessiz acıları vardır…
İçten içe kanatan, kimseye çaktırmadan insanı tüketen acılar. Anlaşılmamak da tam olarak böyle bir yaradır. Ne bağırır, ne gösteriş yapar; yine de insanın içini usul usul boşaltır.
Kelimelerin var ama duyan yoktur.
Cümlen tamdır ama karşılığı yoktur.
Bir süre sonra kişi, “Konuşsam da bir şey değişmiyor” noktasına gelir.
Ve asıl tehlike tam burada başlar: İnsan kendi sesinden bile uzaklaşır.
ANLATIYORUZ AMA DUYAN YOK
Bugün herkes telaş içinde, herkes bir şey yetiştirmenin derdinde. Herkes “konuşuyor”, ama kimse “dinlemiyor.” Birini dinlemek, sessiz kalmak değildir. Birini dinlemek, onun dünyasına kısa bir misafirliktir. Kelimesinin arkasındaki duyguyu görmeyi gerektirir. Ama modern insanın zihni yorgun, dikkati dağınık.
Bu nedenle çoğu konuşma “cevap vermek için dinlemek” üzerine kurulu. Anlamak için değil. Böyle olunca anlaşılmamak kaçınılmaz hâle geliyor. İnsan kelimelerini boşluğa savuruyormuş gibi hissediyor.
ANLAŞILMAMAK NEDEN BU KADAR ACITIR?
Çünkü insanın en temel ihtiyaçlarından biri görülmek ve duyulmaktır. Bu ihtiyaç çocuklukta oluşur. Çocuğu gerçekten dinleyen bir bakış, onda güven duygusunu inşa eder. Yetişkinlikte de bu değişmez. Bir insan seni anlamadığında, çocukluğundaki “fark edilmemiş” hâl yeniden canlanır.
Bu yüzden anlaşılmamak:
Bu, dışarıdan küçük bir kırgınlık gibi görünse de içeride büyük bir yaradır.
İLİŞKİLERDEKİ GÖRÜNMEZ MESAFE
En çok da yakın ilişkilerde canımızı acıtır bu his. Çünkü sevdiklerimizden beklentimiz büyüktür.
Bir bakarsın…
Aynı evdesiniz ama aynı dünyada değilsiniz. Aynı cümleyi defalarca kurmuşsundur ama hâlâ anlaşılmıyorsundur. Bu kırgınlık insanın içine sessizce yerleşir. Ve kişi fark etmeden kendini geri çeker: “Söylemenin bir anlamı kalmadı.”
Bu, bir ilişkideki en tehlikeli cümledir. Tartışma bile temastır; ama anlaşılmadığını hisseden insanın sessizliği kopuştur.
Peki Çözüm Nedir?
Bu yazı “çözüm listesi” sunmak zorunda değil.
Çünkü önce bu duygunun görülmesi gerekir.
Yine de farkındalık açısından bazı noktalar önemlidir:
SON SÖZ
Anlaşılmamak, insanın içindeki en sessiz yaralardan biridir. Görünmezdir ama hep hissedilir. Altında çoğu zaman çocukluğumuz, yarım kalan cümlelerimiz, duyulmayan duygularımız vardır.
Ama bir yerde şunu fark ederiz: Herkes bizi anlamayabilir…
Ama biz kendimizi anladıkça dünya daha az yorucu olur.
Ve işte o zaman, sessizlik bile huzur verir.