Bir serinlik arayışıyla yiten canlar

Ancak bu masum görünen serinleme arayışı, her yıl onlarca canın yitip gitmesine neden olan acı tabloları beraberinde getiriyor.

Boğulma vakaları, neredeyse her yaz mevsiminde karşımıza çıkan ve ne yazık ki alıştığımız bir trajediye dönüşmüş durumda. Bu yıl bu acıların yaşanmamasını diliyorum. Zira bazen bir anlık dalgınlık ya da bilinçsizlik, ardında sadece gözyaşı, yarım kalmış hayaller ve tarifsiz acılar bırakıyor.

Vatandaşlarımızdan ricamız; nehirlerde, göletlerde ve özellikle DSİ’ye ait sulama kanallarında yüzmekten kesinlikle kaçınmalarıdır. Bu tür alanlar, yüzmek için uygun olmayan, akıntı ve derinlik açısından tehlike barındıran yerlerdir. Üstelik bu alanlarda çoğu zaman “Yüzmek Tehlikeli ve Yasaktır” şeklinde uyarı levhaları da bulunmaktadır. Bu ikazlara uymamak, sadece kişinin kendi hayatını değil, çevresindekilerin hayatını da riske atmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, uyarı levhaları süs değil; yaşanmış acıların, kaybedilmiş canların ardından gelen sessiz çığlıklardır. Her levhanın ardında bir hikâye, bir kayıp vardır.

Özellikle ebeveynler, çocuklarını ve gençleri bu konuda bilinçlendirmeli, göz önünde tutmalı ve onların serinlemek uğruna ölümle burun buruna gelmelerine engel olmalıdır. Çünkü çocuklar, riskleri çoğu zaman kavrayamaz; görev, büyüklerin sorumluluğundadır.

Sessiz felaketlerin önüne geçmek, sadece devletin değil, toplum olarak hepimizin görevidir. Alınacak basit önlemler, uyarılara gösterilecek hassasiyet ve toplumsal bilinç, bu acıların yaşanmasını büyük ölçüde engelleyebilir.

Serinlemek bir ihtiyaç olabilir; ama hiçbir ihtiyaç, bir insan hayatından daha değerli değildir.