Batman Ovası’nda Kuraklık: Bereketin Yerine Gelen Yapısal Kriz

Yanı başımızda yükselen Ilısu, Batman ve Kozluk barajları…

Batman Ovası’nda Kuraklık: Bereketin Yerine Gelen Yapısal Kriz
Yayınlama: 03.11.2025 13:42:02
32
A+
A-

Dev göller oluştu, sular tutuldu. Teorik olarak bölgemiz su zenginliğinin zirvesine ulaşmış olmalıydı.

 

Oysa acı gerçek şu: Bereket gitti, kuraklık geldi.

O günden bu yana, ne yazık ki, çiftçinin yüzü bir daha gülmedi.

 

Batman Ovası, bir zamanlar Güneydoğu’nun bereketli topraklarının sembolüydü.

Şimdi ise bir felaket tablosuyla karşı karşıyayız.

Tarımsal verim düşüyor, bölge ekonomisi sarsılıyor, ekosistemimiz giderek yara alıyor.

 

Alarm Zilleri Çalıyor: Kuruyan Topraklar, Bitmek Üzere Olan Geçim Kaynakları

 

Meteorolojik veriler ürkütücü.

Yağışlar azalıyor, sıcaklıklar artıyor, rüzgârlar toprak nemini hızla yok ediyor.

 

Ekim ayını geride bıraktık, Kasım’a girdik; ancak gökyüzünden hâlâ bir damla yağmur düşmedi.

Geçen yılın kuraklığı zaten buğday ve mercimek tarlalarının çoğunu hasat edilemez hale getirmişti.

Bölgenin en önemli gelir kapısı olan fıstıkta ise rekolte düşüşü yüzde 80 gibi ürkütücü bir seviyeye ulaştı.

 

Mazot, gübre, tohum ve işçilik masrafları altında ezilen çiftçimiz için bu durum artık karşılanamaz bir yüktür.

Bilim Temelli Eylem Şart

 

Burada yanıtlanması gereken kritik bir soru var:

Bu süreç, küresel iklim değişikliğinin doğal bir döngüsü mü, yoksa hemen yanı başımızdaki dev barajların mikroiklim üzerindeki doğrudan ve ihmal edilmiş bir etkisi mi?

 

Eğer su, göllerden ve denizlerden buharlaşarak bulutlardan bize yağmur olarak geri dönüyorsa; Batman böylesine büyük su kütleleriyle çevriliyken neden yağmur yağmıyor?

Bu paradoks ivedilikle çözülmelidir.

 

Ilısu, Batman ve Kozluk barajlarının çevresel ve iklimsel etkileri bilimsel olarak, bir an önce sahada incelenmelidir.

Bilim insanları artık masalarından kalkıp sahaya inmeli; kuraklık felaketini yerinde gözlemleyerek kalıcı önlemler için araştırmaları derhal başlatmalıdır.

 

Kuraklık artık geçici bir sorun değil, yapısal bir krizdir.

Bu nedenle bilimsel planlama ve kararlılıkla hareket etmek zorundayız:

1.Kuraklık ve Çölleşmeyle Mücadele Bakanlığı kurulmalıdır.

2.Üniversiteler, iklim bilimciler ve tarım uzmanlarıyla ortak, uzun vadeli çalışmalar başlatılmalıdır.

3.Yeraltı suları korunmalı ve mevcut su kaynakları etkin, akıllı yöntemlerle yönetilmelidir.

4.Çiftçilerimiz az su tüketen ürünler ve modern sulama teknikleri konusunda bilinçlendirilmeli, toprak sürdürülebilir biçimde kullanılmalıdır.

 

Yağmur Duası mı, Bilim Duası mı?

Geçmişte bazı cemaatler, siyasi ideolojileri yağmurla ilişkilendirir, şu partiler iktidara gelince kuraklık olur derlerdi.

Peki, şimdi ne oldu?

Sağ partiler iktidarda… Hadi bakalım, çıkın yağmur duasına; yağmur yağsın!

Ancak bu basit mizahın ötesinde bir gerçek var:

Sürdürülebilir üretim ve yaşam, ne siyasi ideolojilere ne de tesadüflere bağlıdır.

Sürdürülebilirlik, ancak bilimsel yöntemlere, planlamaya ve kararlılığa dayanarak mümkündü

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.