2025 Yılının Son Günlerinde Dünyaya Bakış

Bir yılı daha geride bırakıp, ömrümüz vefa ederse birkaç gün sonra yeni bir yıla adım atacağız.

2025 Yılının Son Günlerinde Dünyaya Bakış
Yayınlama: 15.12.2025 13:50:13
20
A+
A-

Geride kalan her yıl, kimine acı kimine tatlı hatıralar bırakırken; zamanın bu sessiz yolculuğu bize hem bireysel hem de küresel ölçekte bir vicdan muhasebesi yapma fırsatı sunuyor. Ancak bu muhasebenin en çarpıcı başlığı, tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de Filistin halkına yapılan zulümdür. Bu yaşananlar yalnızca bir insani dram değil; insanlığın ortak vicdanında derin yaralar açan bir trajedidir. Gazze’nin acısı, gönlümüzün en müstesna yerinde yaşamaya devam edecek, hafızalarımızdan silinmeyecektir.

Küresel güçlerin çıkarlarını hayata geçirme yöntemleri ise hepimizin malumudur. Yarattıkları kaos ortamlarında kendilerine meşruiyet zemini oluşturan bu odaklar, Körfez ülkelerinin ekonomik gücünü de arkalarına alarak dünyayı yeniden şekillendirme çabalarını sürdürmektedir. Kanaatimce bu müdahale ve işgal politikalarının din eksenli olduğunu söylemek gerçekçi değildir.  Eğer gerçekten din merkezli olsaydı, 2022’den beri süregelen Ukrayna–Rusya savaşını durdurabilecek güçte olmalarına rağmen sessiz kalmazlardı. Aksine, savaşların uzamasından çıkar sağladıkları; bu süreçleri güç ve nüfuz alanlarını genişletmek için fırsata dönüştürdükleri artık açıkça görülmektedir.

Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Filistin, Suriye, Lübnan, İran…

Demokrasi getirme iddiasıyla girdikleri tüm bu coğrafyalarda geride bıraktıkları enkaz, bitmeyen iç çekişmeler ve istikrarsızlıklar hâlâ gözlerimizin önündedir. Demokrasi vadedenlerin ardında bıraktığı felaket, insanlara umut değil, daha derin kırılganlıklar getirmiştir. Artık çok açık ki; iç çatışmalar, yapay ayrılıklar ve kısır döngüler kimseye fayda sağlamıyor.

Hepimiz için en hayırlı yol, toplumları kutuplaştıran dili ve anlamsız çekişmeleri bir kenara bırakmaktır. Asıl ihtiyaç duyduğumuz şey; helalleşmenin yolunu açacak, kalıcı barışı önceleyecek bir anlayışın hâkim olmasıdır. Çünkü helalleşmenin olmadığı yerde barış yeşermez; barışın olmadığı yerde de geleceği güvenle inşa etmek mümkün değildir.

Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan acılar bize gerçeği apaçık göstermektedir: Zulmün kimseye faydası yoktur. Mazlumun gözyaşı da, zalimin hesabı da er ya da geç hakikatle buluşacaktır.

Bu nedenle, kısır çekişmelerden beslenen siyaset anlayışını geride bırakıp; yüzümüzü birbirimize dönebileceğimiz bir helalleşme zemini oluşturmak artık ertelenemez bir zorunluluktur. Helalleşmek, geçmişin yükünü hafifletmek; barış ise geleceğin kapılarını aralamaktır.

Dilerim yeni yıl, dünyaya insanlığın ortak değerlerini yeniden hatırlatan bir umut nefesi olur. Adaletin, merhametin, vicdanın ve barışın hüküm sürdüğü bir geleceği inşa etmek yalnızca devletlerin değil; hepimizin omuzlarında duran tarihî bir sorumluluktur.

Unutmayalım: Tarih, adalet isteyip vicdanla harekete geçtiğimiz an yeniden yazılır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.