SAKIN İNCİTME BİR CANI…

İslam, insanı merkeze alan bir din olup, insanın hem diğer insanlarla hem de tüm canlılarla ve çevresiyle ilişkilerini düzenleyen pek çok hüküm koymuştur. Bu hükümlerin başında ise hiç şüphesiz zarar vermeme prensibi gelir.

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“İslam’da zarar vermek de zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”

Bu hadisten iki önemli ilke çıkarabiliriz:

Birincisi, hiçbir şekilde başkasına zarar vermemek gerekir.

İkincisi ise, zarara uğrayan bir kimse, zararını karşısındakine zarar vererek telafi etmeye çalışamaz.

İslam’da Zarar Vermek Yoktur

Örneğin; cana zarar verdiği için intihar etmek, fıtrata zarar verdiği için dövme yaptırmak, akla ve sağlığa zarar verdiği için uyuşturucu, alkol ve sigara gibi zararlı maddeleri kullanmak haram kılınmıştır. Aynı şekilde, başkalarına zarar verici her türlü tutum ve davranış da yasaklanmıştır. Adam öldürme, yaralama, gasp, hırsızlık gibi fiiller bu kapsamdadır.

Canlı ya da cansız tüm varlıklara karşı sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız. Doğayı kirletmek, sigara izmariti veya çöp atmak gibi davranışlar da zarar vermeme ilkesiyle bağdaşmaz. Haddi aşmak ve çevreye ya da insanlara zarar verici tasarruflarda bulunmak yukarıdaki hadis çerçevesinde kesinlikle yasaktır.

Zarar Zararla Telafi Edilemez

Bir kimseye zarar verilmişse, bu zarar yasal yollarla ve hakkaniyetle telafi edilmelidir. Örneğin, bir kimse aracına zarar veren kişiden tazminat talep edebilir; fakat bu zararı, karşı tarafın aracına zarar vererek telafi etmeye çalışması caiz değildir. Ancak kişi, kendisini ya da bir başkasını savunmak amacıyla meşru müdafaa hakkını kullanabilir; bu, İslam’da yasaklanmamıştır.

Öyleyse haklı da olsak, haksızlığa da uğrasak; zarara uğrasak da uğramasak da, başkalarına zarar vermemek için azami gayret göstermeliyiz. Müminler, daima şu hassasiyetle hareket etmelidir:

“Sakın incitme bir canı, yıkarsın Arş-ı Rahman’ı.”

Dua ile… Allah’a emanet olun.