Kadın mutlu değilse hiçbir toplum huzurlu olamaz

Kadınlar; bir anne, bir eş, bir kız kardeş olarak hayatın yükünü omuz omuza taşıyan, aynı sofrayı, aynı evi, aynı kaderi paylaştığımız yol arkadaşlarımızdır.  Onların tek bir kötü sözü bile hak etmedikleri ortadayken, şiddetle anılmaları vicdana, insafa ve insanlığa sığmaz.

Birlikte yuva kurduğumuz, aynı hayallerin peşinden koştuğumuz, çocuklarımızı el ele büyüttüğümüz kadınlar; sevinçte, hüzünde, hastalıkta ve sağlıkta birbirimize söz verdiğimiz hayat arkadaşlarımızdır.

Onlarla kurulan akit, sadece kâğıt üzerindeki bir imzadan ibaret değil; tüm zorluklara rağmen ömür boyu sürecek bir sadakat ve vefa sözüdür.  Hayatın her aşamasında yan yana, kol kola durduğumuz bu eşlere el kaldırmak hem insanlığa hem de verilen sözlere ihanet anlamına gelir.

Kimi zaman birlikte güldüğümüz, kimi zaman birlikte gözyaşı döktüğümüz; yuvalarımızın huzuru, evlatlarımızın ilk öğretmeni ve toplumun temel taşı olan kadınlara yönelik şiddet, sadece bireysel bir suç değil, aynı zamanda derin bir toplumsal yaradır.

Bir toplumun gelişmişliği, kadınlarına verdiği değerle ölçülür.  Kadınlar mutlu değilse hiçbir toplum huzurlu olamaz. Bu nedenle kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı çıkmak bir tercih değil, ahlaki ve toplumsal bir zorunluluktur.

Sadece ailelerin değil; devlet kurumlarının, kadın derneklerinin, sivil toplum örgütlerinin, eğitim kurumlarının ve toplumun her bir ferdinin ortak sorumluluğudur. Şiddeti önleyici politikaların güçlendirilmesi, farkındalık çalışmalarının artırılması ve kadınların sosyal, ekonomik ve hukuki olarak desteklenmesi bu süreçte büyük önem taşır.

Unutmamak gerekir ki kadın; evinin bereketi, ailesinin umudu, toplumun vicdanıdır.

Bu toplumun eşit ve onurlu bireyleri olan kadınlarımızın gözünden tek bir damla yaş dökülmemesi için hep birlikte çaba göstermek, insanlık adına en büyük borcumuzdur.

Kadına saygı bir kültürdür, bir duruştur, bir insanlık meselesidir. Şiddetin son bulduğu, sevginin ve adaletin hâkim olduğu bir toplum inşa etmek için bu mücadeleyi topyekûn ve kararlılıkla sürdürmek hepimizin en önemli sorumluluğudur.