Bazı şehirlerde belediyecilik sessiz sedasız işler.
Batman’da ise belediyecilik deyince akla gelen ilk şey: gürültü. Reklam gürültüsü, afiş patırtısı, sosyal medya curcunası… Ve tüm bu curcunanın ortasında sessizce büyüyen çukurlar, çöken yollar, susuz mahalleler, çürümeye terk edilmiş parklar…
Evet, Batman’da belediye çalışıyor. Ama nasıl? Kime çalışıyor? Vatandaşa mı, kameraya mı, sosyal medya algoritmasına mı?
Yeni dökülen asfaltlar var. Tertemiz görünüyorlar. Ama bir hafta sonra aynı noktalar kazılıyor, çöküyor, çatlıyor. Çünkü işçilik yok, denetim yok. Ama afiş var. Her kazmanın ardından gelen bir “başardık!” afişi. Her yol çalışmasının ardından bir sosyal medya postu: “Hizmette sınır tanımıyoruz.” Evet, çukur açmakta gerçekten sınır tanımıyorsunuz.
Logar kapaklarıyla yolda adeta mayın tarlasına dönüyor şehir. Logarın çevresi çökük, üstü yüksek. Şoförsen bir noktada mutlaka ya sinirin bozulacak ya alt takımın. Araçlar bu şehirde şansa, sabra ve servise bağlı yaşıyor. Batmanlı sürücüler için her sokak bir tombala: Çukura mı düşeceksin, logara mı bindireceksin, yoksa şans eseri yol mu bulacaksın?
Yenişehir Mahallesi ve birkaç semt üç gündür susuz. 2025 yılında, şehir merkezinde musluktan su yerine hava akıyor. Belediye bununla ilgileniyor mu? Hayır. Çünkü asıl mesele “o sorunu çözmek” değil, “başka bir yerde poz vermek”. Vatandaş şikayet ettikçe ya görmezden geliniyor ya da “sistemsel” denip geçiliyor. O sistemin başında kim var peki? Kimse çıkıp “ben sorumluyum” demiyor. Ama bir park açılışı olunca herkes orada. Çünkü orada kamera var.
Bir diğer Batman klasiği: Sağlam kaldırımı yıkıp yeniden yapmak. Neden? Çünkü bir şey yapılmış gibi görünsün. Taş yerinde duruyorsa, kaldır. Asfalt düzse, kaz. Zaten halk anlamaz. “Bir şeyler oluyor” sansınlar yeter. Siyaset böyle bir şey olmuş memlekette. İçeriğine değil, görüntüsüne bakılıyor. İş yapıyor mu? Hayır. Ama çalışıyor gibi görünüyor mu? İşte mesele bu!
Parklar mı? Allah’a emanet
Peki çocuklar için yapılan parklar ne durumda? Anlatayım: Salıncak zinciri kopmak üzere, her an bir çocuğun canı yanabilir. Kaydıraklar pas içinde. Zeminde mıcır değil, çamur. Tuvalet deseniz, halk arasında “girilmez” tabelası olmadan bile kimse girmiyor. Çünkü içerisi hijyen değil, hijyensizlik abidesi. Bok var, koku var, sabun yok. Temizlik işlerinden sorumlu birime sorsanız, “planlamadayız” der. Yahu kaç yıl planlanır bir tuvaletin temizliği?
Çocuk oyun alanları değil, belediye ihmalkârlığının somut hali gibi. Ama bu parkların önünde bir tabela var: “Batman Belediyesi tarafından yapılmıştır.” Evet yapılmış. Ama sonra unutulmuş.
Makam odasında makbuz aşkı
Ve işin en trajikomik tarafı: Vatandaş bir çukuru şikayet etsin, susuzluğu gündeme getirsin, parkın halini sorsun… Hemen susturuluyor. Ama aynı vatandaş kaldırıma yanlış park etsin, vergide bir gecikme yaşasın… Hop! Ceza makbuzu elinde bitiveren bir “ünite müdürü” hazır. Sanki Batman Belediyesi, halkın sorunlarını çözmek için değil, halkı denetlemek için kurulmuş.
Bu kentte bazı müdürlerin elinde ceza makbuzu, gözünde hedef ışığı. Ceza kesmek için adeta yanıp tutuşuyorlar. Ama aynı kararlılığı çukur kapatırken, park temizlerken, su arızası giderirken göremiyoruz. Çünkü o işlerde afiş çıkmıyor. O işler sosyal medyada “etkileşim” getirmiyor.
Belediye yönetiminin basına ve eleştiriye karşı tavrı ise artık “Erzincan Valisi sendromu” olarak literatüre geçebilir. Hatırlarsınız, Erzincan Valisi “negatif haberler moralimizi bozuyor” demişti. Batman Belediyesi de benzer bir tavırda: Eleştiren gazeteciye selam yok. Soru sorana kapı yok. Cevap yok, çözüm yok. Ama kendi kameralarıyla çekilmiş, montajlanmış, müzikli belediye videoları her yerde.
Sanırsınız ki sosyal medya bakanlığı kurulmuş. Hizmet değil, içerik üretiyorlar. Çocuk salıncağı paslıymış, su akmıyormuş, asfalt çökmüş… Bunlar önemli değil. Önemli olan Instagram’da bir “hikâye” daha paylaşmak. Belediyecilik değil, influencer’lık yapılıyor.
Bu şehir “mış gibi” yapılan işlerden, göz boyayan hamlelerden, estetikli afişlerden yoruldu. Batman halkı alt takımının da, çocuk parkının da, evinin musluğunun da güvende olmasını istiyor. Kamera karşısında değil, saha ortasında çalışan belediye istiyor.
Yoksa bu şehir sosyal medya postuyla değil, gerçek asfaltla yürür. Gerçek temizlikle parlar. Gerçek hizmetle büyür.
Batman Belediyesi Uyuyor, Sinekler Bayram Ediyor!
Bir şehir düşünün… Geceleri insanlar penceresini açamıyor. Balkon keyfi hayal olmuş. Çocuklar kaşınmaktan uyuyamıyor.
Sebep?
Üç kuruşluk bir hizmeti bile layıkıyla yapamayan belediyecilik anlayışı.
Batman’da sinekten, böcekten geçilmiyor. Bu bir iddia değil, bu bir gerçek. Şehir merkezinden gelen görüntüler, vatandaşların mesajları, isyanları… Hepsi aynı şeyi söylüyor: “Batman Belediyesi yaz geldi, biz sineklere teslim olduk.”
Soruyorum size Batman Belediyesi:
Ne iş yaparsınız?
Sinek ilaçlama gibi temel bir belediye hizmeti neden yapılmaz?
Bu kadar mı zor araç çıkarmak? Bu kadar mı imkânsız akşam saatlerinde sokak sokak ilaçlama yapmak?
Kusura bakmayın ama bu artık ihmalkârlık değil, bu düpedüz vatandaşla dalga geçmektir.
Belediyecilik sadece sosyal medyada “şehrimizi seviyoruz” diye paylaşım yapmakla da olmaz. Vatandaşı sineğin, haşerenin insafına bırakıyorsanız, görev yapmıyorsunuz demektir.
Bakın bu sadece bir konfor meselesi değil. Bu aynı zamanda sağlık meselesi. Sivrisinek dediğiniz şey boş şey değil. Virüs taşır, mikrop taşır. Yani sadece can sıkmaz, hastalık da taşır.
Ama belli ki Batman Belediyesi’nin umurunda değil.
Sevgili yöneticiler… Hadi diyelim çalışmıyorsunuz, onu anladık. Bari o koltukları işgal etmeyin.
Bu şehirde yaşayan insanların geceleri sinek kovalamaktan başka derdi kalmadıysa, artık koltuğunuzu sorgulamanız gerekir.
İlaçlama dediğin şey bir belediyenin A-B-C’sidir. Bunu yapmıyorsan, sen neyi yapacaksın?
Son söz:
Batman’da sinek değil, iş bilmezlik uçuyor.
Ve maalesef bu işin faturası da vatandaşın derisine, uykusuna, sağlığına kesiliyor.