BATMAN’DA DÜĞÜN KONVOYLARI

Gece saat 23.00’ten, hatta bazen 01.00’e kadar süren bu konvoy eğlenceleri; korna sesleri, yüksek müzik, araçlardan sarkan gençlerin bağrışmaları ve işlek caddelerde trafiği durma noktasına getiren manzaralarla dikkat çekiyor.

Gerçekten soruyorum: Düğün konvoyları bir kültürel duyarlılık mı, yoksa toplumsal bir duyarsızlık mı?

Evet, kültürü yaşatmak çok güzel. Çoğumuz bir düğün konvoyu görünce dönüp bakmak, izlemek isteriz. Çünkü gelenekleri yaşatmak hepimiz için değerlidir. Ancak kültürü yaşatmak adına toplumsal sorunlara yol açılmamalıdır. Konvoy görüntüleri dışarıdan bakıldığında eğlenceli görünse de birçok açıdan rahatsız edici ve tehlikelidir. Kimileri için bir neşe ve meziyet gibi algılansa da, kimileri için bir eziyete dönüşebilir.

Uyuyan yaşlılar, bebekler ve sabah erken işe gidecek insanlar için bu gürültü ciddi bir sağlık ve huzur sorunudur. Aynı zamanda trafik güvenliği tamamen göz ardı edilmekte; araçların camlarından sarkan gençler hem kendi hayatlarını hem de trafikteki diğer sürücü ve yayaların güvenliğini riske atmaktadır.

Evet, düğün bir sevinçtir. Ama sevinç, başkasının huzurunu bozmadan da yaşanabilir. Geleneklerimiz değerlidir. Fakat toplumsal düzeni bozmamak da bu geleneklerin özünde vardır. Özellikle geç saatlerde, Siirt çevre yolu, Hasankeyf çevre yolu ve Diyarbakır Caddesi gibi trafiğin en yoğun olduğu bölgelerde bu konvoyların düzenlenmesi, şehir yaşamını olumsuz etkilemektedir.

Elbette kutlamalar yapılsın, kimse buna karşı değil. Ancak başkalarının huzurunu kaçıracak, yaşam kalitesini düşürecek bir boyuta varmasın. Gerçek mutluluk; yalnızca kendi sevincini yaşamak değil, başkalarının huzurunu da gözeterek yaşanandır.

Camdan sarkan gençlerin birkaç dakikalık eğlence uğruna hayatlarını riske atması, ömür boyu sürecek pişmanlıklara yol açabilir. Bu durum sadece onlar için değil, trafikteki tüm insanlar için tehlike arz etmektedir.

Unutmayalım, bu şehir hepimize ait. Onarmak, düzeltmek, geliştirmek hepimizin elindedir. Eğlenmek, sevinmek elbette hakkımız. Ancak ne Batman’ımıza ne de insanımıza zarar verecek şekilde değil, daha sağduyulu biçimde eğlenmek en doğrusudur.

Bir anlık eğlence uğruna koca bir şehrin düzenini hiçe saymamalıyız. Tam da bu noktada sorumluluk duygusu devreye girmelidir. Çünkü bu şehirde birlikte yaşıyoruz, birlikte nefes alıyoruz. Eminim ki birbirimizi anlayabiliriz. Gelin, gelenekleri birlikte yaşatalım. Ama başka insanların hakkına girmeden, onları rahatsız etmeden yaşatalım. Zamanı ve mekânı gözeterek, geleneği daha bilinçli bir şekilde sürdürelim.

Unutmayalım, medeniyet; başkasının hakkına saygı gösterdiğimiz yerde başlar. Eğlenmek istiyorsak, birlikte eğlenelim ama kimsenin huzurunu almadan, kimsenin hakkına girmeden…