Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
“Bir Müslüman, namazını güzel kılar; rükû ve secdelerini tam yaparsa, o namaz sevinir ve nurlu olur. Namaz, kılan kişiye hayır dua eder.”
Namaz, müminin Allah’a en yakın olduğu anlardan biridir. Ancak bu yakınlık, sadece şeklen kılınan bir namazla değil; kalp huzuru, dikkat ve huşû ile olur. Namaz kılmayı doğru şekilde öğrenmeli ve şartlarına uygun şekilde eda etmeliyiz.
Büyük İslam âlimi İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh), Mektûbât adlı eserinin ikinci cilt, 69. mektubunda şöyle buyurur:
“Kalbin Allah Teâlâ ile olması, bedenin de İslam’ın hükümlerine uygun hareket etmesi, ne büyük bir nimettir. Ancak günümüzde birçok kişi namazı gevşeklikle kılıyor; tumânînet (huzur içinde durmak) ve ta’dîl-i erkân (namazda rükünleri tam yapmak) konularına yeterince dikkat etmiyor.”
Gerçekten de zaman zaman camilerde rastlıyoruz; bazı kardeşlerimiz namazı öyle hızlı kılıyor ki, sanki yangından mal kaçırıyor. Rükû ve secdeler tam yapılmıyor, kıraat eksik kalıyor. Böyle bir namaz, sadece bedeni bir hareketten ibaret kalır. Oysa Allah Teâlâ böyle bir namazı kabul etmez.
Bir an durup düşünmeliyiz: Beş dakikalık bir namazı hızlı kılarak heba etmeye değer mi? Allah’ın huzuruna çıkmışken aceleye ne gerek var?
Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir.”
Ashab-ı kiram sordular: “Ya Resûlallah! Kişi kendi namazından nasıl çalar?”
Buyurdu ki: “Rükû ve secdelerini tam yapmayarak.”
Yine başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurur:
“Sizden biriniz, rükûdan sonra tamamen doğrulmadıkça ve vücut uzuvları yerli yerine oturmadıkça, o kişinin namazı tamam olmaz.”
“İki secde arasında oturmadıkça da namaz tamamlanmış sayılmaz.”
O hâlde namazlarımızı tamamlamaya, her rüknünü hakkıyla yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Rükû, secde, kavme (rükûdan kalktıktan sonra dik durmak) ve celseyi (iki secde arasındaki oturuş) hakkıyla yapmalıyız.
Ayrıca çevremizde eksik kılan kardeşlerimizi incitmeden, uygun bir dille uyarmalıyız. Onları kalabalık içinde rencide etmek yerine, bir köşede gizlice ve güzel sözlerle hatırlatmak daha faydalı ve edebe uygundur.
Unutmayalım ki namaz, sadece bir ibadet değil; kalbin Allah’a yönelmesi, bedenin huşû içinde secdeye varmasıdır. Rabbim hepimize dosdoğru kılınan namazlar nasip etsin.
Kalın sağlıcakla.