Bir bizim ülkemizde olmuyor orman yangınları.
Önceki yıllarda Amerika’da Kaliforniya’da da büyük bir orman yangını olmuştu. Önceki gün Fransa’da sanırım bir büyük yangın sonucu yaklaşık Paris büyüklüğünde bir alan küle dönmüştü.
Ancak bir konuya dikkat çekilmesi gerekiyor; sıcak hava dalgasından veya elektrik tellerinden …vs. kaynaklı bir orman yangınını anlayabiliriz ama insan hatası sonucu veyahutta bile isteye yakılmışsa işte orada büyük bir sıkıntı var demektir. Genelde piknikçilerin mangal ateşini gereği gibi söndürmemeleri, kampçıların romantik gitar eşliğinde mırıldandıkları “akdeniz akşamları” ve olmazsa olmazı kamp ateşi etrafında kıvılcımları seyretmeleri bir büyük felaket olarak bize dönmektedir. Ayrıca araçlardan atılan izmaritler ve içinde su olan pet şişelerinin güneş ışığına maruz kalaraktan mercek vazifesi görmesi de yangınlara sebebiyet vermektedir.
Kundaklama yaparken yakalanan bir şahsın bir terör örgütüne mensup olması da ayrıca bir başka sebep olarak görülmektedir.
Tarlasını genişletmek isteyenlerde ayrıca bu kategoriye alınabilir.
Kısacası gerek teknik sebeplerden ve gerekse de insan eliyle bu ormanlar kül olmakta, ciğerlerimiz yanmakta ve sonraki nesillere kıraç bir vatan toprağı bırakmaktayız.
Benim düşüncem şöyle; ben insan eliyle çıkan yangınlar konusunda fikir beyan edeceğim. Nasıl ki bir zamanlar çok değil, birkaç yıl öncesine kadar Batman ve çevresinde cahillerin anızları yakmasıyla sokağa çıkamaz idik de sonrasında uygulanan cezalar sonucu cahiller bir anda akıllandı, aynını orman yangınlarına sebep olanlara da verilmeli. Bu arada ironi yaptığın akıllanan cahil olayı esasında öyle değil, köylü kurnazı akıllanmadı, börtü böceğe de acımadı ama devletin kolluk kuvveti ve maliyenin şaşmaz hesabı bu kişiye anız yakma konusunda imana gelmesine sebep oldu. Şimdi bundan bin beterini orman yakanlara uygulamalı. Yok öyle insan hakkı, kul rızası, direkt malına mülküne devlet olarak çökeceksin. Niye terör örgütlerinin holdinglerine, fabrikalarına, eğitim kurumlarına çökebiliyorsun da, koca bir milletin atalarından miras aldığı ve torunlarının emanetçisi olduğu bu güzelim coğrafyayı küle çevirenin tarlasına, bağına mı çökemeyeceksin. Ananın ak sütü gibi çök ve onbinlerce insanın milyarlarca dolarlık techizatın yangında kullanılmasının faturasını kes bu insan müsveddelerine. Dahası yangınlarda ölen köylüler, şehit olan kurtarma ekipleri ve itfaiyecilerin hesabını da kes bu ilkellere.
Devletin sert ve kararlı yönü bu konularda caydırıcı olmalı. Yapanın yanına kar kalmadığını bilmeli yurdum ayısı. Piknikçilere jandarma ve korucular gerekli uyarıyı yapmalı, dinlemeyenlere prosedür uygulanmalı. Çünkü bazı insanlar gerçekten laf anlamıyor. Piknik yerlerine bir bakın, anlayın ne demek istediğimi. Park ve bahçelerde çekirdek yiyip, meyvenin kabuğunu bankın altına atana ne demeli. İşte bu tarz bir zihniyet ormanlık alanda da gerekli hassasiyete göstermiyor ve ülkenin ciğerleri hükmündeki ormanları yok ediyor.
Bizim ormanlık alan olarak Sason bölgemiz meşhur. Ama Allah’tan oranın halkı bu konuda duyarlı da bu güne kadar büyük bir orman yangını ile karşılaşılmadı. En azından sert bir uyarı ile mangalcıları uyaran yaşlı amcayı gördükten niçin o taraflarda yangın olmadığını bir kez daha anladım.
Toparlayacak olursak, yangına sebebiyet verenlerin ibreti alem bir ceza ile cezalandırılması hem buna tevessül edenleri caydıracak, hem de kamu vicdanını rahatlatacaktır.