Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
Hz. Peygamber (s.a.v.), tüm insanlığa olduğu gibi ailesine ve çocuklarına karşı da son derece fedakâr, anlayışlı, şefkatli ve merhametliydi. Onların hem dünya hem de ahiret mutluluğunu düşünen, bu uğurda onlara büyük destek veren, her zaman yanlarında olan mükemmel bir babaydı.
Hz. Peygamber’in yedi çocuğu vardı: Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma (r.anhüm) isimlerinde dört kızı; Kasım, Abdullah ve İbrahim isimlerinde üç oğlu. Onun çocuklarına ilgisi doğum anından itibaren başlardı. Kulaklarına ezan okur, güzel isimler koyar, akîka kurbanlarını keserdi. Bu ilgi çocuklarının büyüme dönemlerinde de hiç eksilmezdi.
Nitekim oğlu İbrahim dünyaya geldiğinde büyük bir sevinç duymuş, doğum müjdesini getiren Ebu Rafi‘ye hediye vermişti. Ashabına da şu müjdeyi paylaşmıştı:
“Dün gece bir oğlum dünyaya geldi. Ona, atam İbrahim’in adını verdim.” (Müslim, Fedâil, 62)
Peygamberimizin bu örnek tavrı bize de önemli bir mesaj vermektedir: Çocuklarımıza anlamlı ve güzel isimler koymak, onlarla ilgilenmek, sevinçlerimizi ve mutluluklarımızı paylaşmak aile bağlarını güçlendirir.
Elbette hiçbirimiz Efendimiz gibi mükemmel bir baba olamayız. Bu bir gerçektir. Ama elimizden geldiği kadar O’nu örnek almaya çalışmalıyız. Açık konuşmak gerekirse benim de aileme karşı zaman zaman ufak tefek hatalarım olmuştur. Hatasız kul olmaz. Asıl erdem, hatayı fark edip onu düzeltmektir. Allah’ın izniyle kitap okuyarak, bilinçlenerek ve hatalarımı düzelterek yavaş yavaş daha iyi bir baba olma yolunda çabalıyorum. Rabbim yardımcımız olsun.
Sizleri de bu yolda çabalamaya davet ediyorum. Deneyelim, zararı yok; aksine faydası çoktur. Hepimiz bir anne ve baba olarak çocuklarımızı sever, onların iyiliklerini ve mutluluklarını isteriz. Bu, inkâr edilemez bir gerçektir.
Rabbim hepimizin çocuklarını her türlü şerden korusun.