Eskiden bir haber almak için ertesi günü beklerdik. Şimdi saniyeler içinde dünyanın öbür ucundan görüntü geliyor. Cebimizde taşıdığımız telefonlar, bir zamanlar sadece büyük salonlarda duran bilgisayarların yaptığı her şeyi yapıyor. Teknoloji gerçekten çok hızlı ilerliyor.
Peki biz?
Asıl soruyu belki de burada sormak gerekiyor: Teknoloji ilerlerken insan da ilerliyor mu, yoksa sadece alışıyor mu?
Bugün navigasyon olmadan yol bulmakta zorlanan, telefon olmadan numara hatırlayamayan, ekrana bakmadan düşünemeyen bir hâle geldik. Kolaylık hayatımıza girdi ama bu kolaylıkla birlikte düşünme zahmetinden de vazgeçmeye başladık.
50 Yıl sonra ne olacak?
Uzmanlar söylüyor: 40–50 yıl sonra teknoloji sadece bir yardımcı değil, hayatın tam ortasında bir “karar verici” olacak. Hastalıkları teşhis edecek, öğrencinin hangi mesleği seçeceğini hesaplayacak, hatta kimin riskli, kimin risksiz olduğuna karar verecek sistemler yaygınlaşacak. Bunlar kulağa ilerleme gibi geliyor. Ama küçük bir durup düşünmek gerekiyor.
Hannah Arendt yıllar önce “düşünmeden yapılan işlerin” insanı tehlikeli bir noktaya sürüklediğini söylemişti. Bugün düşünmeden değil belki ama sorgulamadan yaşıyoruz. Sistem ne diyorsa kabul ediyoruz. Çünkü hızlı, çünkü pratik, çünkü herkes öyle yapıyor.
Zeka artıyor, ama bilgelik?
Teknoloji çok şey biliyor. Ama her bilmek doğru karar vermek değildir.
Aristoteles, bilgiyi sadece öğrenmekle yetinmez; bilginin nasıl ve ne zaman kullanılacağını da önemser. Bugün ise “yapabiliyorsak yapalım” mantığı hâkim. Oysa asıl soru şudur: Her yapılabilen şey yapılmalı mı? Bir makine doğruyu hesaplayabilir ama adaleti tartamaz. Veriyi bilir ama merhameti bilemez.
İnsanı insan yapan şey
Teknoloji pişmanlık duymaz. Vicdan azabı çekmez. Yanıldığını fark edip utanmaz. Dostoyevski, insanı insan yapan şeyin merhamet olduğunu söyler. İşte bu yüzden mesele teknoloji değildir. Mesele, insanın neyi merkeze aldığıdır. Eğer biz hız, konfor ve kazancı merkeze koyarsak; teknoloji de bizi oraya taşır. Ama adalet, vicdan ve düşünmeyi merkeze koyarsak; teknoloji bu kez gerçekten faydalı bir araç olur.
Sokrates binlerce yıl önce “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez” demişti. Bugün belki de bu sözü teknoloji için yeniden düşünmeliyiz.
Her yeniliği alkışlamadan önce şu soruyu sormalıyız: Bu bizi insan yapıyor mu, yoksa bizi bizden mi alıyor?
Gelecek elbette teknolojiyle şekillenecek, ama o gelecekte insan kalıp kalmayacağımız, bugün neye “dur” dediğimize bağlı.