Birini seviyorsan, onu olduğu gibi bırakabilir misin?

“Gerçek sevgi, tutmak değil tanımaktır.”

Yayınlama: 13.07.2025 12:42:29
30
A+
A-

Sevgi üzerine konuşurken, fark etmeden bazı kalıpların içinde buluruz kendimizi.

“Seviyorsam neden uzak durayım?”

“Seviyorsam neden bırakayım?”

“Seviyorsam onun değişmesi gerekmez mi, iyiliği için?”

Çoğu zaman sevmeyi; sahip olmakla, yanında tutmakla, yön vermekle karıştırırız. Oysa gerçek sevgi, birini olduğundan farklı hale getirmeye çalışmaz. Onu kendi hayatına, kendi kararlarına ve kendi hızına saygı duyarak sevmek… İşte bu, en olgun ve en zor sevgi biçimidir.

Sevgi mi, bağımlılık mı?

Birini sevmekle ona bağımlı hale gelmek arasındaki farkı bilmek önemlidir.

Sevgi, “sen varsan çok güzel” der.

Bağımlılık, “sen yoksan hiçbir şeyim yok” diye fısıldar.

Ve bağımlılık; kişinin kendi içindeki boşlukları, karşısındaki insana yüklemesidir. “Sen beni tamamla” demektir. Ama sevgi, “ben zaten varım, seninle daha zenginim” demektir.

Danışanlarım sıkça şöyle cümleler kurar:

“Onunla olmayı çok istiyorum ama bir yandan da sürekli onu düzeltmeye çalışıyorum.”

“Beni anlamıyor ama değişirse her şey düzelir.”

“O benim istediğim gibi olursa çok güzel bir ilişki yaşarız.”

Bu cümlelerde gizli bir beklenti yatar: “Sen, bana göre biri ol.”

Ama sevgi bu değildir. Sevgi, birini değiştirmek değil; onu olduğu haliyle tanıyabilmek, onun olmak istediği kişi olmasına alan açabilmektir. Hatta gerekiyorsa, hayatından gitmesine de izin verebilmektir.

Sevgi, serbest bırakmayı içerir.

Birini gerçekten sevmek, bazen onunla birlikte yürümek değil; onun yürüyüşüne saygı duymaktır.

Her ilişki yan yana yürümez. Bazıları paralel ilerler, bazıları bir noktada kesişir ama sonra ayrılır. Bu, sevgisizlik değildir. Bu, hayata saygıdır.

Ama biz çoğu zaman bu ayrışmayı tehdit gibi algılarız. Çünkü içimizde eski bir korku vardır: “Beni yalnız bırakacaklar.” Bu korku, çoğunlukla çocuklukta şekillenir. Görülmediğimiz, anlaşılmadığımız, değerimizin koşullara bağlı hissettirdiği yılların izidir bu. Ve büyüdüğümüzde sevgiye bu korkuyla tutunuruz. Gitmesin diye, bizim gibi olsun diye, eksiklerimizi tamamlasın diye…

Ancak şu gerçeği fark ettiğimizde dönüşüm başlar:

“Onu değiştirmeye çalışmak, aslında kendi eksiklerimi onun üzerinden tamamlamaya çalışmak.”

Sevgi, bir başkasının varoluşuna saygı duymayı gerektirir. Bu saygı, bazen onunla yol almayı değil; onu anlamayı, bazen geride durmayı, bazen de gitmesine izin vermeyi kapsar. Bu da olgun bir duygusal kapasite ister. Herkesin harcı değildir ama herkesin içinde filizlenebilir.

Gerçek sevgi nasıl hissedilir?

  •      Yanında sustuğunda bile rahatsızlık duymadığın kişidir.
  •      Fikir ayrılığı yaşadığında onu küçük görmeden dinleyebildiğin kişidir.
  •      Gitmek istediğinde kalmaya zorlamadığın, ama kaldığında yanında yumuşadığın kişidir.
  •      Kendi hayatını yaşarken onun alanına saygı duyduğun kişidir.

Bunları yapabiliyorsan seviyorsundur.

Ama yapamıyorsan da kendini suçlama.

Çünkü çoğumuz sevmeyi öğrenmeden seviyoruz.

Birini sevmeye çalışırken aslında kendimizi tanımaya çalışıyoruz.

Bir soru bırakarak bitireyim:

Sevdiğin insanı, sadece senin istediğin gibi olmadığında da sevebiliyor musun?

Yoksa seni terk ediyor gibi hissettiklerinde, hemen kendini değersiz mi hissediyorsun?

Bu yazı belki de şunu hatırlatsın:

Sevgi, özgürleştirir.

Zorla tutulan hiçbir bağ sevgi değildir.

Gerçek sevgi, olduğu gibi görebilmeyi ve gerektiğinde bırakabilmeyi içerir.

Yazarın Son Yazıları
29.06.2025 12:41:33
22.06.2025 12:11:02
15.06.2025 13:05:55
01.06.2025 15:25:51
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.