Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
Kıymetli okurlarım, istatistiklere baktığımızda okuma konusunda gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça geride olduğumuz açıkça görülüyor. Ancak son yıllarda yapılan yeni kütüphaneler ve okuma alışkanlığını teşvik eden çalışmalar sayesinde ülkemizde okuma oranı sevindirici şekilde artıyor. Bu gerçekten umut verici bir gelişme.
Büyüklerimiz her zaman bizlere okumayı tavsiye ederdi. Zaten Cenâb-ı Allah’ın ilk emri de “Oku” değil midir? O halde okumalı, kendimizi bilgiyle donatmalı ve bunu hayatımızın bir parçası hâline getirmeliyiz.
Açıkça itiraf edeyim; eskiden okumayı çok seven biri değildim. Fakat Elhamdülillah, artık düzenli olarak kitap okuyorum ve bundan büyük bir haz alıyorum. Sizlere de gönülden tavsiye ediyorum: Bir başlayın, asla pişman olmazsınız. Denemekte büyük fayda var.
Gelelim yazımızın başlığına…
Geçen cuma günü sabah saatlerinde televizyonda Necmettin Nurçan Hoca’nın katıldığı “Cuma Sohbetleri” isimli bir programa denk geldim. Programda bir gazeteci, sokakta vatandaşlara Efendimizin hayatıyla ilgili birkaç soru soruyordu. Sorular aslında çok kolaydı; ancak birçok kişi maalesef yanlış cevaplar veriyordu.
Sorular şunlardı:
Efendimiz nerede doğdu, nerede vefat etti?
Annesinin, babasının ve dedesinin adları nedir?
Çocuklarının ve torunlarının isimleri nelerdir?
Hz. Ali onun için kimdir?
Ne yazık ki bazı vatandaşlar bu soruları karıştırıyordu. Örneğin, “Mekke’de vefat etti, Medine’de doğdu” diyen bile oldu. Doğrusu şudur: Efendimiz Mekke’de doğmuş, Medine’de vefat etmiştir.
Bir kişi ise annesinin adını “Hâlime Sâdiye” olarak söyledi. Oysa doğru olan:
Annesinin adı Âmine,
Babasının adı Abdullah,
Dedesinin adı Abdülmuttaliptir.
Doğru cevap verenler de vardı elbette; fakat sayıları oldukça azdı. Bu durum beni derinden üzdü. Çünkü düşünün… Vefat ederken bile “Ümmetim, ümmetim” diyen, bizlere her konuda şefkat ve merhamet gösteren bir Peygamberin hayatını bilmemek, bizlere yakışır mı? Elbette yakışmaz.
Bu nedenle Efendimizin hayatını hem kendimiz okumalı hem de çocuklarımıza mutlaka okutmalıyız. Günde on beş dakika, hatta yarım saat ayırmak bile yeterlidir. Çok zamanımızı almaz ama evimize rahmet, bereket, nur ve muhabbet getirir.
Efendimizi sevelim; onu seveni, onun yolundan gideni, sünnetine sahip çıkanı sevelim. Rabbim, Peygamber Efendimizin mübarek hayatını okumayı, anlamayı ve yaşamayı hepimize nasip eylesin.
Kalın sağlıcakla, Allah’a emanet olun.