HAYATA DAİR RAPOR DÜZENLEMEK

Faturalar, fişleri, insanlar, hayvanlar, gezmeler, tozmalar, bağırmalar, çağırmalar, sakinlikler, çılgınlıklar dinlenmeler, yorgunluklar vesaire vesaireler……..

Evet hayat bu…….

Artısıyla eksisiyle hayatta her şey var.

İyinin raporları kötünün faturası derken bir çırpıda geçen zaman.

Şimdi kendimizi şöyle bir gözden geçirelim.

Tıpkı imtihan olur gibi…….

Biz hayatımızda hangi yalanları söyledik, kimleri kandırdık, eşimizi en son ne zaman aldattık, okuldayken hangi dersten kopya verdik ya da çektik, kimleri sevdik, kimleri sevdik ama bunu sevdiğimize bir türlü söyleyemedik. Kaç kişiyi platonikçe sevdik veya kaç kişiye dalgasına takıldık. Hayatımızda kaç arkadaşımız oldu, kaç kişiyi kandırdık, kaç kişiyi atlattık, kimlere kötülük yaptık, kimlere iyilik yaptık. Kaçı dostumuz ve ya en iyi arkadaşımız oldu. Kaç kere evlendik, kaç kere nişanlandık, kimlerle küs kaldık, kimin arkasından ağladık, kim seni hayal kırıklığına uğrattı, en güzel gol hangisi, tüm zamanların en iyi albümü sence hangisi, hangi şiir daha güzel, hangi hikaye etkiledi seni,  hangi maçı unutamadın, hangi filmi kaç kez seyrettik, kaç kez ödül aldık, kaç kez başarılı olduk, ne kadar sinirlendik, kimleri dövdük, kimlerle barıştık, kaç seminere ya da panele katıldık, kaç kitap okuduk, kaç kere siyaset yaptık, kaç kere seçildik, kaç kere oy kullanmaktan kaçtık, kimlere hediye aldık, kimleri sevindirdik, kaç çocuk bizim için önemli………

Gibi kaç kereleri sıralayabileceğimiz daha neler neler…..

Bir insanın özel hayatında yaşadıkları sadece kendisini ilgilendirir. Yaptıkları çevre ile orantılı ise tabi ki bu da çevresini ve toplumu ilgilendirir. İyi bir hayat yaşamak için düzenli bir program yapmak ve bunu gerçekleştirmek gerekir.  Düzen içinde yaşamasını bilmeyen, salaş yaşayan insanlar hayattan çoğu kez bekledikleri başarıyı bulamazlar. Kimi seveceğiniz, nereye gideceğiniz, ne zaman evleneceğiniz gibi soruların cevaplarını, mantıklı cevaplamak için, bunları ve bunlar gibi hayatı oluşturan temel unsurları, doğru zamanda yapacağınıza dair kararları iyi ve doğru vermekten geçer. Böylece hem kendinize hem de çocuklarınıza ve çevrenize örnek bir kişi olursunuz.

Yüreğindeki kanın akışı beyne gitmezse ayaklar zarar eder.

Kalbimizden vücudumuza sürekli olarak kan pompalanır ve bu kanlar beyinle orantılıdır. Dengeli olması ve dengenin bozulmaması gerekir. Ne fazla kan gider ne de az. Vücudumuzdaki kan beyinle diyalogunu keserse insan ölür. Bundan dolayı da ayaklar sizi ayakta tutamaz ve yol yürüyemez olursunuz. Yani ayaklarınıza da zarar vermiş olursunuz, tıpkı bütün vücudunuza verdiğiniz zarar gibi. Günlük yaşantımızda yediklerimiz ve içtiklerimiz bizim için çok önemlidir. Yanlış ve zararlı bir şey yersek, vücut mekanizmasının çalışmasına mani olup vücudumuza zarar vermiş oluruz. Yani kendimizi yıpratmış oluruz. Kısacası hayatımızın her safhasında ne yapacağımız bilmeliyiz. Bilinçli davranmalıyız.  Kendimizle ilgili her şeyi dengede tutmalı, dengeyi bozacak durumlarda bulunmamalıyız.

Bütün bunlara istinaden raporlar hayata dair ise bazen çok uzundur. Ne yapacağını bilen insan için hayat raporu çok önemlidir. Çünkü hayatını dolu dolu yaşamak ister. Tıpkı önemli şairler, yazarlar ve ya devlet adamları gibi. Hayatında öldükten sonra yaptıklarıyla iz bırakmış insanlar başarının yolunu bulmuş ve başarılı olmuş insanlardır. Uzun soluklu yapıtların sürdürülmesi, bizim için hem zordur hem de başarılarımızın bir bölümüdür.

Zamanı har vurup harman gibi savurmamalıyız. Zamanın getirdikleri, yaşam biçimimizi oluşturur ve bu da bizim karakterimizi oluşturur. Biz öldükten sonra geriye kalanlara da en büyük miras yaptıklarımız olur. İnsanoğlu yaşarken yaşadığının bilincinde olup, yaşadıklarının izlerinin nasıl olduğunu hayattayken görebilmesidir. İnsanlar tarafından doğru anlaşılmak bazen güç de olsa bu zamanında yerine getirmek insana haz verir, güzel duygular uyandırır. Aynı zamanda kişilerin gerçek değerlerini bilmeli onları sahiplenmeliyiz. İnsan öldükten sonra ona verilen değer, o kişi için pek bir şey ifade etmez.  Herkes kendi yaptıklarından sorumludur.

Atalarımız boşuna dememiştir. At ölür meydan kalır yiğit ölür şan kalır. İşte bu yüzden zaman için neler yapacağımız ve ne yaptığımız çok önemlidir. Tıpkı atın ölümünden sonra atın koşuşturduğu meydanın kalması gibi.

Hayat bize öyle bir rapor hazırlatır ki, o zaman iş işten geçmiş olur. Ve rapordan dolayı kendimize verdiğimiz not kırık olur. Buna da yaşadıklarımızın farkına varabildiklerimiz denir.