“Öfke: İçimizdeki Çığlık”

Hayatımızın her alanında öfke ile karşılaşıyoruz. Trafikte korna sesleri, iş yerinde sert çıkışlar, evde yükselen sesler… Peki bir insan neden bu kadar öfkeli olur?

Yayınlama: 24.08.2025 12:15:35
18
A+
A-

Aslında öfke, tek başına var olan bir duygu değildir. Bir buzdağı düşünün: Biz sadece üstteki öfkeyi görürüz, oysa altında çoğu zaman kırgınlık, değersizlik, anlaşılmama, hayal kırıklığı, yorgunluk ya da çaresizlik vardır. Kişi bu duyguları dile getiremediğinde, öfke en hızlı ve kolay ifade biçimi haline gelir.

Toplumda öfkeli insanlara çoğu zaman “sinirli, huysuz, agresif” etiketleri yapıştırılır. Oysa öfkenin ardında çoğu zaman görülmeyen bir acı ya da anlatılmamış bir hikâye vardır. Evde sürekli bağıran bir baba, belki aslında çaresizliğini haykırıyordur. Trafikte bağırıp çağıran bir sürücü, gün boyu yok sayılmış olmanın öfkesini dışa vuruyordur.

Öfke kötü bir duygu değildir; hatta sınır koymamıza, hakkımızı savunmamıza yardımcı olur. Sorun, öfkenin kontrolsüzce ortaya çıkmasıdır. Sağlıklı bir şekilde ifade edilmediğinde hem ilişkileri zedeler hem de bedeni yorar. Yüksek tansiyon, kalp çarpıntısı, mide sorunları bunun en somut örnekleridir.

Peki çözüm ne?

Öncelikle öfkenin bize bir şey anlatmaya çalıştığını fark etmek gerekir. “Şu an öfkeliyim, altında hangi duygu var?” diye kendimize sormak ilk adımdır. Sonrasında bu duyguyu bastırmadan, ama kimseyi incitmeden ifade etmenin yollarını bulmak gerekir. Yazmak, konuşmak, spor yapmak, nefes egzersizi yapmak ya da kısa bir mola vermek öfkenin sağlıklı şekilde dışa çıkmasına yardımcı olur.

Unutmayalım, öfke düşmanımız değil. O, içimizdeki yaralara işaret eden bir işarettir. Önemli olan bu işareti görüp, dönüştürmeyi öğrenmektir. Çünkü öfkemizi anladığımızda, aslında kendimizi anlamaya bir adım daha yaklaşırız.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.