Müteahhit seçmeden ev alınmaz

İnşaat… Türkiye’de yalnızca bir sektör değil; ekonomiden şehirleşmeye, güvenlikten sosyal hayata kadar birçok alanı doğrudan etkileyen stratejik bir başlıktır. Ancak bu büyüklük, beraberinde ciddi sorumlulukları da getirir. Bugün şehirlerimiz hızla yükselirken, ne yazık ki aynı hızda sağlamlık, planlama ve güven yükselmiyor.

Yayınlama: 23.12.2025 13:12:22
13
A+
A-

Artık şunu net bir şekilde ifade etmek zorundayız: Yüksek katlı, sıkışık ve kontrolsüz yapılaşma Türkiye için doğru bir model değildir. Çünkü bu ülke bir deprem ülkesidir. Fay hatlarını görmezden gelen, zemini dikkate almayan her proje, ileride ağır bedeller ödetir. Bu nedenle yatay mimariye geçiş; estetik bir tercih değil, hayati bir zorunluluktur. Yatay mimari, hem güvenliği artırır hem de insan ölçeğine uygun, nefes alan şehirler oluşturur.

Bir yapının asıl kaderi ise gözle görünen katlarında değil, toprağın altındaki temelinde belirlenir. Zemin etüdü yapılmadan atılan temeller, eksik mühendislik hesapları ve denetimsiz uygulamalar, binayı daha inşa aşamasında riskli hale getirir. Sağlam temel, kaliteli malzeme ve doğru işçilik; asla ikinci plana atılmaması gereken hayati unsurlardır.

Bu noktada çok önemli bir sorumluluk da ev alacak vatandaşlara düşmektedir. Günümüzde birçok insan, hayatı boyunca bir kez ev sahibi olabilmek için yıllarca çalışıyor, borçlanıyor, fedakârlık yapıyor. Böylesine büyük bir yatırım yapılırken, evi yapan kişi ya da firmayı araştırmamak ciddi mağduriyetlere yol açabiliyor. Ev alacak kişi mutlaka şu soruları sormalıdır: Bu binayı kim yapıyor? Daha önce hangi projeleri tamamlamış? Ekonomik gücü bu inşaatı bitirmeye yeter mi?

Ne yazık ki Batman’da son dönemlerde bunun acı örneklerini fazlasıyla gördük. İnşaatını yarım bırakan, iflasını ilan eden, hatta ortadan kaybolan müteahhitler oldu. Daha da vahimi, aynı evi dört-beş farklı vatandaşa satan müteahhit vakalarıyla karşılaştık. Hiçbir mali gücü olmamasına rağmen başkalarının parasıyla iş yapan, vatandaşın ödediği parayla lüks araçlara binen, en son model telefonlar kullanan, dışarıdan bakıldığında “başarılı ve yardımsever” görüntüsü veren kişilere karşı son derece dikkatli olunmalıdır.

Gösteriş, güven demek değildir. Lüks yaşam tarzı, sağlam firma anlamına gelmez. Gerçek güven; tamamlanmış projelerle, temiz bir geçmişle ve güçlü bir mali yapıyla ölçülür. Bu nedenle geçmişi, referansı ve ekonomik gücü olmayan müteahhitlerden ev alınmaz. Ev alırken müteahhit mutlaka detaylı şekilde araştırılmalı, tapu durumu, sözleşmeler ve resmi kayıtlar titizlikle incelenmelidir.

Elbette denetim mekanizmalarının güçlü olması şarttır. Belediyeler, ilgili kurumlar ve devlet bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Ancak bilinçli vatandaş, kötü niyetli uygulamaların önündeki en büyük engeldir. Sorgulayan, araştıran ve acele etmeyen vatandaş, hem kendini hem de başkalarını korur.

İnşaat sektörü büyüyebilir, şehirler gelişebilir. Ama bu gelişme; insan hayatını, emeği ve bir ömrün birikimini hiçe sayarak olmaz. Sağlam zemin, doğru mimari ve güvenilir müteahhit anlayışıyla atılmayan her adım, yarının sorunlarını bugünden inşa eder.

Unutmayalım: Ev, sadece bir yatırım değildir; bir hayattır.

Ve hayat, asla ihmale gelmez.

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.