“Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.”
Mezopotamya! Verimli toprakların, birçok uygarlığın beşiği… İnsanı güneş gibi sıcak kadim bir coğrafya. İnsanlığın ve ilmin kapısı tarihin parlayan yıldızı…
Mezopotamya ilk gününden beri değişmedi. İnsanı hâlâ cömert, fedakâr, misafirperver, azimli, inancına sadık… Kalpleri Ağrı Dağı gibi büyük, sevgileri Fırat kadar coşkulu, sabırlarında Eyüp’ün izlerini taşırlar.
“Bir insanın büyüklüğü, düşüncelerinin gücünde yatar.”
Düşünce ve fikirler insanı geliştirir, huzur verir, öteye taşır. Dar düşünce kalıplarını aşabiliyorsa güven veriyorsa; içinde şiddet, öfke barındırmayıp belli bir sınıfı veya ırkı öne çıkarma çabaları yoksa mutluluk verir. İleri taşır. İnsan olma, insan gibi yaşama özelliklerini ortaya koyar.
Yanlış yapmayan insan yoktur. Yanlışını kabul edip ve düzeltmekle insan olunur.
Doğrular içindeki yanlışlar, samanlıktaki kıvılcım gibidir. Bir kere alev aldı mı söndürülmesi çok zor olur. Ortalığı yakmak isteyenler ateşi ağızlarında taşırlar, ateşi evlerinden uzakta yakarlar. Kendilerine ve ailelerine zarar gelmesin. Taşıdıkları fikirler her zaman karmaşa ve karışıklık içindir. Kaostan beslenir. Akan kanda haz bulurlar.
Bir zamanlar yapılan haksızlıklar var. Bunun organize olduğu kesin. Toplumun özellikle de gençlerin zihinlerini yalanlarla kirlettiler. Geçmişte yapılan haksızlıklar bölge insanında derin bir yara açtı. Yaraya tedavi gerekir. İnsanın hastalığı neyse ilaç ve tedavisi ona göre uygulanır.
Çektiğiniz acıların nedeni gerçekler değil, çarpıtılmış düşünceler ve yanlış varsayımlardır.
Evet zamanında birtakım haksızlıklar yapıldı. Bunun için geçmiş adına özür dilerim demek zor olmasa gerek. Çok fazla şehir efsaneleri, yalanlar dolanırken “gelin, dinleyin onları şurada haksızlık var burada yolsuzluk var”, dediklerinde “tamam buyurun birlikte gidelim bakalım olumsuzlukları onların gözünün önünde temizleyelim düzeltelim yanlış anlaşılan ne varsa birlikte çözelim” diyebilecek doğruya doğru yanlışa yanlış diyecek kadar herkes yürekli olmalıdır.
Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir.
Tarihin her dönemi kendine ait özellikler taşır. İnsanları toplumlara, toplumları devlet olmaya götüren en büyük faktörlerden biri toplumların ortak inancı olmuştur. Bu topraklar da bin yıllardır yapılamayan son elli veya atmış yılda ilmek ilmek işlenerek doğu insanın asla tasvip etmeyeceği boyun eğmeyeceği bir durum için çalışıldı ve bu konuda ciddi bir başarı sağlandı.
İnsanı yaşatmaktan çok ölüm ve hüzün getiren bu yabani otlar sinsi plan kuranlar bu topraklarda olmaya devam edecek.
Bir devletin değeri hakkında verilecek karar milletine sağladığı fayda ile ölçülür.